31 Aralık 2013 Salı

Romantik Komedi 2



İlk 15 dakikasında her hangi bir eleştiri yazmayı düşünmediğim halde film ilerledikçe bir yazı yazmam gerektiğini düşündüm. Sık sık karşılaştığım bu filme Türk Sinemasına olan soğuk bakışımdan ötürü bu zamana kadar izlememiştim. Filmlerde ilk 15 dakika içerisinde bir merak veya gerçek bir hedef ortaya atmanız gereklidir. 15 dakika içerisinde bu hedefe ulaşamazsanız daha sonraki safhalarda monotom bir filmden daha fazlası olmaz. İnsanların sadece filmi izlemesini ve bazı duygularını hissetmesini arzuluyorsanız yaşadığınız duyguların zirvesini hesaplamanız gereklidir. Asıl konuyla alakasız sahneler filmlerde oldukça gereksiz oluyor. Bir dizi çekmiyorsunuz ortada ürettiğiniz ürün film, bu sebepten ötürü her dakikanız altın değerinde ve ortada ana hedefe ulaşmak için her saniyeyi iyi değerlendirmeniz gerekiyor.
Filmin ismi ilk başta tam bir fiyasko. “Romantik Komedi” ismine bir film mi olur? Gerçekten şu oyuncu kalitesine filmin ismi bile yakışmamış. Senaryo ise tam bir fiyasko ve filmi yabancı film statüsünde değerlendirmek gerekli.
Oyuncu kadrosunun mükemmel olmasına rağmen oyunculuk nedense çok berbattı. Bu kadar kaliteli bir kadrodan bu denli zayıf bir oyunculuk çıkması gerçekten şaşılacak bir durum. Şu klasik realist bir bakış açısı ile filmi çekmeye çalıştıkları belli.
Filmler gerçekçi olmalı fakat tamamen gerçek bir hayatın kesiti olması pek iyi bir tercih değil. Gerçek kavramını yanlış yorumlamaları yüzbinlerce yaşanmış bir olayı film yapmalarına neden olmuş. Amerikan filmlerinden kopya çekildiği veya çekilmeye çalışıldığı ne kadar da belirgindi. Hiç bir duygu kendini belirgin derecede hissettiremedi. Film içerisinde ki bir çok sahneyi yabancı filmlerde gördüğümüz benzer sahneler vardı. Aslında bu filmi yerli film kapsamında değerlendirmek pekte mantıklı gibi görünmüyor.
Aslında film ne komedi ne de romantik bir filmdi, bir konudan hedeften bile bahsetmek zor. Başrol oyuncusu Esra’nın bilmem kaçıncı sevgilisinin normal hayatta yaşanması muhtemel bir kesitini izledik. Eğer film gerçek bir hayat olsaydı Esra bilmem kaç tane daha sevgili değiştirecekti.
Sağlam bir aşk yaşayıp bir anda insan bilgilerle dolarak bir roman çıkartamaz. Aslında öyle bir dünya yok. Senarist eksikliği, yönetmen eksikliği artı olarak oyunculuk eksikliği mevcuttu. Oyuncu vardı fakat oyunculuk kesinlikle yoktu.

Bir Rüzgar Esti, Dün Geceydi

Konuyu biraz dağıtıp filmi izlememde ki asıl mesele “Romantik” olabileceğini düşünmemdi. Yoğun geçen 6 aylık iş hayatımdaki tempo son bir kaç gündür bir ara buldu. Bu durumu sevdim bir süre devam ettirmeyi düşünüyorum.
Aşk. Eğer temelde bir aşk kavramı varsa ve filminizin temel felsefesi aşk ise yanlış hesapladığınızı belirtebilirim. Nasır tutmuş o kalbinizin felsefesinde en büyük aşk şehvet dolu bir sevişmeden ibaret.
İleri dönemlerde sadece eleştiren değil üreten vasfına geçmeyi düşündüğüm sektörde arka planda gerçek ve kaliteli senaryoların üretilmesi için çalışacağım. Şimdi hedefin hangi hesap içerisinde yapıldığı ortaya konan ürünün kalitesini direk etkiliyor. Benim son 7-8 yıllık süreçte izlediğim filmlerde genel olarak para kazanmak veya film yapmak hedefleri haricinde bir hedef göremedim. Bu iş bir gün bu işi dava olarak bakan insanlar tarafından devir alınacağı günü merakla bekliyorum.
4 yıl önce ulusal bir gazetede verdiğim röportajda Türk sineması için çok umutlu olduğumu ve önümüzde ki yıllarda mükemmel filmler izleyeceğimizi tahmin ettiğimi belirtmiştim. Bugün bu durum Türk sinemasına küskünlük dercesine giden bir yere kadar beni götürdü.

Aşk Yazılmalı Satırlara, Yaşamalı Bizde Bizimle

Üretim kademesinin hangi kademesinde olunursa olunsun mutlaka hedefleri zirvede tutmak ve bu hedefe doğru gidecek adımları öğrenmek/yapmak gereklidir. Bir ayakkabı tamircisi olsaydım şu zihniyet içerisinde yer alır ve adımlarımı şu şekilde gerçekleştirirdim. 50 yıl sonra ayakkabı gelişiminde ayakkabı hangi aşamaları yaşar ve 50 yıl sonra nasıl bir halde olurdu.
Seri üretim, kalite, insan memnuniyeti, hedef gibi gerekli tüm fizibilite çalışmaları da mutlaka istenerek ulaşılabilecek şeylerdir. Şu unutulmamalıdır ki dünyanın en büyük ticareti fikirler ve projeler konusunda patent alanında yaşanıyor. Ülkemizin bu konuda muhteşem derecede geri kalması ne kadar üzücü. Her neyse konu Aşktı.
Bazen başlarken biter.

                                                                            KAYNAK:http://www.yivs.net/

FRAGMAN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder